Cumartesi, Nisan 20, 2024
Ana SayfaKöşe YazısıTürk demokrasi tarihinin en demokratik seçiminin ardından…

Türk demokrasi tarihinin en demokratik seçiminin ardından…

Reşit Kemal As
Reşit Kemal As
Times of Turkey Genel Yayın Yönetmeni, Güvenlik ve Dış Politikalar Uzmanı

Uzun soluklu bir seçim süreci yaşandı. Sonucu öncesinden öngörülen ancak sürprizlere kapalı olmayan bir yarıştı.

Birinci turda rakibi Kılıçdaroğlu’na 2,5 milyon fark atan Erdoğan, ikinci turda da skoru koruyarak, muhalefetin itiraz edemeyeceği bir sonuç elde ederek son noktayı koydu.

2023 Cumhurbaşkanlığı seçimi sadece sonuçlarıyla hatırlanmayacak şüphesiz!

Seçim ittifakları ve bileşenleri, bu seçimin özne konularından birisi olacak. Buna muhalefeti sınırsız destekleyen ABD ve Batı bürokrasisi ve elbette Batı medyasını da dahil edebiliriz.

Bu çerçeveden bakıldığında, sonuçları kadar bileşenleri de önem arz ediyor ve şüphesiz uzun yıllar tartışılacaktır.

Bir masa etrafında toplaşan muhalefetin, kendilerine sunulan uluslararası desteğe ve Erdoğan’ın 21 yıllık iktidar olmanın verdiği yıpranmışlığına rağmen kazanamaması birçok ana başlıkta analiz edilebilir.

Ne ki; Masa paydaşlarının “Milli” bir amaca hizmet etmekten daha çok emperyalistlerin çıkar amaçlarına hizmeti çağrıştıran eylem ve söylemleri, bununla birlikte “PKK ve FETÖ” terör örgütlerinin Kılıçdaroğlu’na açık desteği, milliyetçilik akımının ivme kazandığı Türkiye kamuoyunda milli refleksinin harekete geçmesini tetikledi.

Açıkçası Kılıçdaroğlu hakkındaki güvensizlik problemini besledi.

Öte yandan Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın 21 yıllık iktidarında oluşan güven ve istikrar duygusu seçmen tarafından satın alındı.

Ülke sorunlarının en vurucu iki ana başlığı olan “ekonomi ve yabancı göçmen” konusu muhalefet tarafından yüksek sesle işlendi ancak çözüm noktasında verdiği vaatler kamuoyu tarafından inandırıcı bulunmadı.  Zira verilen sözlerin reel bir dayanağı ya da yasal bir temeli yoktu!

6 farklı partiyi bir araya getiren yeniden parlamenter sisteme dönme projesi en başından gerçekçi bulunmadı. Zira bunu gerçekleştirmek için Anayasayı değiştirme veya referandum zorunluluğu gerekiyordu. Bittabi en az 400 milletvekiline sahip olmak da!

Muhalefetin bu sayıya ulaşması ise Türkiye siyaset teamüllerine göre mümkün değil.

Hülasa, muhalefet birçok yanlıştan bir doğru çıkartmaya çalıştı.

Özetlersek;

Masa yanlıştı, Masayı oluşturan lider tercihi yanlıştı, aday yanlıştı, strateji yanlıştı, seçim argümanları yanlıştı, iki belediye başkanının masaya monte edilmesi, Ümit Özdağ’ın seçime üç gün kala dahil edilmesi ve en önemlisi PKK ile ilişkisini hiçbir zaman inkar etmeyen HDP’nin oylarına bu kadar çok güvenilmesi ve tüm hesapların bu parti üzerine bina edilmesi en çok yanlıştı…

Sonuç olarak;

Erdoğan gibi bir siyaset dehasının ve siyasi yaşamında hiç kaybetmemiş bir liderin karşısına, siyasi kariyerinde bir kez bile zafer kazanamamış, hele hele tüm mağlubiyetlerini Erdoğan’a karşı yaşamış Kılıçdaroğlu’nu çıkartarak ondan bir zafer hikayesi beklemek absürt bir komedidir.

Erdoğan, Trump’ın söylediği gibi “hak edilmiş bir zafer” kazandı. Bu zaferi, geçmişte yaşadığı 14 zaferden daha büyük ve daha süslü idi.

Zira, bu sefer karşısında yarışan sadece Kılıçdaroğlu değildi:

“ABD ve Batı hükümetleri, yabancı gizli servisler, küresel hegemonya, emperyalist güçler, terör örgütleri, uyuşturucu baronları, küresel tefeciler ve kendisine ihanet eden eski yol arkadaşları!..”

Tüm bu bileşenlere karşı kurduğu milli cephe ile birlikte büyük bir mücadele veren Erdoğan yine kazandı. Zor bir zafer ve büyük bir zafer oldu.

Seçimlerin sükûnet içinde geçmesi ve katılımın yüksek olması, Türk demokrasisi adına büyük bir kazanımdı.

Şimdi seçim bitti ve halkın birikmiş sorunları hükümetin önünde duruyor:

Başta ekonomi ve artan enflasyon konusunda yapılması gerekenler var. Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın seçim çalışmaları sırasında verdiği vaatler var. Asgari ücret ve memur zammı. Emekliler hakeza!

Deprem bölgesinde söz verilen 500 bine yakın konutun bir yılda bitirilip hak sahiplerine verilmesi vesaire… 

Tüm bunlarla beraber, Erdoğan’a oy vermeyen kitlenin bile üzerinde ittifak ettiği bir husus var ki; “Yaparsa Erdoğan yapar” beklentisi ve umudu, belki de Cumhurbaşkanı Erdoğan için en büyük motivasyon olacaktır.

Erdoğan’ın Külliye’de yaptığı zafer konuşmasında temel vurgu “85 milyonun Cumhurbaşkanı” tanımlamasıydı.

Zor ve çekişmeli seçim günlerini artık geride bırakmalıyız. Süratle normalleşme ve ülkenin temel sorunlarına yoğunlaşmalıyız.

Seçim sonuçları ülkemize ve milletimize hayırlı olsun…

Öne Çıkan Başlıklar